10 Ekim 2016 Pazartesi

16 Ekim 2015-2016

    16 ekim 2015 cuma saat 13:06...

    İnci'den önce haberi geldi koşa koşa... doktor gözlerimin önünde, yatağın karşısında duruyor... sesi kulaklarımda "down sendromlu olduğunu biliyor muydunuz?"

    kafam allak bullak oldu, her saniyesini hatırlıyorum... eşime baktım, gözleri ağzına kadar dolmuş ama ağlamıyor... elimi sıkıyor, titriyor elleri,terlemiş,hala elim ıslak sanki.. 

    "biz her testi yaptırdık" diyorum, doktor bir sürü cümle kuruyor... sadece "yanınıza gelince görünce de anlayacaksınız zaten "diyor ve gidiyor...

    "Ben ne doğurdum acaba" diyorum... halbuki gördüm.. pespembe yanaklı simsiyah saçlı bi kız getirdiler, kokladım... misss gibiydi...

    1 sene geçti... unutamıyorum o ilk günü.. hüzün basıyor bir daha... inci down olduğu için değil, kötü haber gibi geldiği için.. boş yere üzüldüğüm için... böyle güzel güleceğini söylemedikleri için.. tüm zorluklara rağmen hep neşemi yerine getireceğini bilmediğim için... o gün doğumunu değil de yasını tuttuğum için... utanıyorum... 

    1 senedir koşuyoruz... rapor için... eğitim için...doktor için... destek olanlar da vardı. tüm gücüyle köstek olanlar da.. yorulmadım, yorulmayacağım... "bigün herkes inci yi duyacak" dedim, herkes değil ama 23bin kişi duydu.. 23bin kişi izliyor, seviyor, öpücük yolluyor, hediye yolluyor.. ama inciden hiç korkmuyor, ondan kaçmıyor, onu saklamıyor, sadece ekranda gördükleri bir bebek için öyle güzel cümleler kuruyor... eleştri de alıyorum ama onlar inci yi iyi bir yere getirmek için neler yaptığımı bilmiyor... 

    16 Ekim 2016 pazar...  İnci +1 yaşında.. büyüdük... bence kocaman oldu bile... doğduğu gün yapamadığım, büyüdüğünde yapamayacağım herşey için bu 1 yaşı kutluyoruz... madem +1 fazlayız, bu 1 yaş çok önemli bizim için... 

    iyi ki doğdun annecim.. iyi ki geldin güzel kızım..boncuk gözlerin iyi ki bakıyor bana... iyi ki mis kokunu çekiyorum içime doya doya.. iyi ki seçtin beni... iyi ki varsın hayatımda... çok uzun yıllar da yanımda olacaksın inşallah.. ve ben, senin doğum gününde kendime bir dilek diliyorum.. Allah bana sana yetecek güç, seninle geçirecek çok uzun sağlıklı yaşam versin... ve biz seninle aynı gün göçüp gidelim.. hiç ayrılmayalım.... seni çok seviyorum...

7 Ekim 2016 Cuma

+1 down anne baba yıldönümü

    7 ekim... düğün yildonumumuz... bizim evlilik isi böyle birazcık karışık... ben ilk Hakkari ye atandım... eş durumu hakkini yaz tatilinde kullanmak için de şubatta tatile gelince 21 gün içinde, kız isteme,söz,nişan,nikah hallettim döndüm... o 6 şubat tarihini hala evlilik yıldönümü olarak kutluyoruz...
Ama 7 ekime de kiyamiyoruz😊

    Dolayısı ile o kiyamadigim gün bugün... lise hayatini ayni adamı beğenerek ama asla söylemeyerek, sonra üniversiteye gidince hic beklemediği bi anda o aşık olduğu adam hayatına girmiş biri olarak, birlikte geçen her gün kutlamaya değer... hele bir de birlikte geçen bi down hikayemiz varsa... 

    Geçen sene bu günü kutlarken karnım burnumda inci yi bekliyorduk... meğer 9 gun varmış kuzuma kavusmamiza...  1 yıl geçti... ağladık ilk önce ..sonra o bize bi güldü,hala birlikte gülüyoruz...birdaha hic ağlamadım... 1 yaşında oluyor benim minik kuzu... köstek olanlara, bizi anlamayanlara, tüm kosturmacalara, yorulmalara, yetişmeye çalışmalara, söylenen yığınla gereksiz lafa rağmen büyüdük... uykusuz gecelere, ateşli geçen günlere, Acil maceralarına, eğitim ağlamalarına, diş kaşıntılarına, gece huysuzluklarina rağmen büyüdük... ve farkettim ki ne olursa olsun zaman çok hızlı geçiyor... 

    İnciye rapor almak için uğraşırken 2 aylıktı... simdi nerdeyse 12 oluyor... ne mi hatırlıyorum onca zaman içinde?

     İncinin gülüşü ve uğurun onu sevişi... 

3 Eylül 2016 Cumartesi

+1down özür..

Küçüktüm... adini hala bilmiyorum,neden sormadim ki bugün? Yanıma gelince tedirgin oluyordum... halbuki sadece çiçek uzatıyordu veya masaya bırakıyordu... istediği miktar bile yok... ne verirsen... ticari kaygısı olmayan, bi bahçeden topladığı, yarısı solmuş çiçekleri sadece almanı istiyor... üstelik sen belirliyorsun kaç para olduğunu... özür dilerim kocaman yürekli adam... yaşlanmışsın😢 özür dilerim senden... kocaman kocaman özürler dilerim... senden tedirgin olduğum, bugüne kadar hic senden çiçek almadığım için, sana hic gulumsemedigim için, bi kere bile yüzüne bakmadığım için 😢😢
Bugün tekirdağa gelirken özellikle inmek istedim sahile... inerken de dedim ki, bugün o gelirse çiçek alicam... geldi... içine doğmuş gibi sol yanimdan kucagima uzattı pembe bi gül... 😢 hemen bi fotoğraf çekebilir miyim dedim, tamam dedi... incinin yanina çöktü, şapkasını çıkardı😢 çektim, teşekkür ettim, şapkasını takti kafası ile selam verip sepetini alıp gitti... arkasın dan baktım ağladım... adini sorma yi unuttuğum için bi özür daha diliyorum senden 😢
İncinin sayfası bu yüzden var... benim gibi tedirgin olmayın diye... bi kerecik yüzlerine bakıp gulumseyin diye.. onları da normal kabul edebilin diye...

Bunu yazdım bugün instagramda bi fotonun altına.. sonra tanıyanlar,Tekirdağ da yaşayanlar hemen söylediler adını..Ali...

En sevdiğim isimlerden,kısa ve öz... üzgünüm bugün Ali... Çok üZgünüm... seni göreceğim içime dogmus gibi geldim bugün...sen de bilmiş gibi geldin uzattın çiçeği...bi otelden eski gazete istediğini öğrendim sobayı yakan annen için... 5 kardeş olduğunu...  eve gelir olsun diye çiçek sattığını... annenin oteldeki görevliye ev numarası gönderip aramasını istediğini vee gazeteler için teşekkür edecek koca yüreği olduğunu... boyle kocaman yürekli çocuk kocaman yürekli bi anneden doğar zaten... 

Öğrenince daha cok ağladım Ali.. içim yandı sana daha önce hic gulumsemedigim için... ilk kez gözünün içine baktım bugün... gülüyordu be Ali... yaşlanmışsın ama hala mutlu gözlerin var... iyi ki var...sen iyi ki varsın... yine görüşmek üzere... 

30 Ağustos 2016 Salı

+1 down korkular.

   her gün harika yorumlar alıyorum,çok teşekkürler her birinize... güçlü kadın, mükemmel anne vs dile getirdiğiniz sıfatların kaçını hakediyorum bilmiyorum.. ama benim de korkularım var, olmaz mı hiç..

   en son hafif de olsa umutlarımın yeşerdiği korkumdan bahsetmek istiyorum.. inci ya konuşamazsa? konuştuğu anlaşılır olmazsa?

   uzun zamandı aklımı kurcalayan korkularımdan sadece biri bu... bek işaret diline kadar araştırmalar yaptım... acaba öğretsem mi? öğretirsem işaret diline alışır da konuşmazsa ? öğretmezsem ya anlaşamazsak... bla bla bla... 

  size beki saçma gelecek ama bi süredir hep aklımı kurcalıyor... en son 10. ay kontrolünde doktoru sordu, babıldıyor mu? hayır... babababa ddedde filan yok bizde.  ama çok sinirlendiğinde bigün lalalala demeye başladı inci... bir başka gün yayay.. sanırım evde bütün gün şarkı söyleyerek dolaştığımdan olsa gerek :)

    öğretmeni demişti ki " evde karşısına geçip akşama kadar bababa desen de söylemeyebilir, ama sen ona onun sevdiği bir şarkıyı söyle, o istediği heceyi aradan çeker alır" ... öyle yaptım.. süt içerken şarkı, kucağımda dans ederken şarkı, uyuturken şarkı... apartman komşularıma hoşgörüleri için teşekkürler :) şayet sesim bir seze aksu değil, bilginize :)

   velhasıl inci lalallala öğrendi. o kadar şarkıya hece olarak bunu seçti.

   dün beni ağlattı.. yemek yedirmeye çalışıyordum,ağzı dolu iken yoğurt vermek istedim yutmasına yardımcı olmak için... kızdı bana açmadı ağzını ilk önce... sonra tekrar denedim.. inci başladı böböböb dödödödö diye bağırmaya... ağlanmaz mı be... farklı bir ses çıkarmış o minik kuş, hiç ağlanmaz mı? çekebildiğim kadarını kameraya kaydettim.. izleyip izleyip ağlıyorum:) öğretmenine bile yolladım hemen.. utanmasam doktoruna da yollayacaktım sevinçten... 

    yani bir damla umudum yeşerdi yine içimde... bugün 30 ağustos zafer bayramı.. dün 29 ağustos bizim minik heceleme zaferi bayramımız olarak tarihe not düşülsün istedim.. hadi öptük kocaman :)

23 Ağustos 2016 Salı

İnci yeni fenomen...

    inci için açtığım instagram hesabı çığ gibi büyüyor... hayal etmiş miydim? bu kadar hızlı olacağını bilememişim demek ki.. sevindiriyor beni bu,çünkü gelen mesajları okudukça mutluluğum artıyor...

    benim iyi anneliğimi yazanlara mahcubiyet dışında bir şey diyemiyorum ama meğer inci için güzel şeyler duymaya ne kadar ihtiyacım varmış... ona ettikleri her cümle ile nasıl keyifleniyorum anlatamam... burdan okuyanlar varsa tekrar teşekkür ederim...

    o sayfayı açtığımda dedim ki, bir gün inci yi herkes bilecek.. evet herkes biraz abartılı olmuş ama bugün 8000 işi olmak üzere ben bu satırları yazarken... 8000 kişi inciyi seviyor mu, hayır.. ama bi kısmı seviyor, bir kısmı merak ediyor, bir kısmı hasta olunca üzülüyor, bir kısmı inci gibi bir meleğe sahip, bir kısmı meleği inci gibi olsun istiyor, bir kısmı hamile ve inci gibi meleği olacak, bir kısmı inciyi görüp o meleği doğurmaya karar vermiş, bir kısmı sorup öğreniyor, bir kısmı öneride bulunuyor, bir kısmı hediye yollamak istiyor( kabul etmiyoruz çok teşekkür ederiz inceliğiniz için) ..... ve bu liste uzayıp gidiyor... 

    birkaç kez şu cümleyi kurdum "vesile olduğum şeylerden korkuyorum bazen" dedim... inci yi görüp doğurmaya karar veren annelere bazen diyecek birşey bulamadım, doğursam mı diyenlere cevap veremedim... ama artık işin inci boyutu ile düşünüyorum.. sanırım inci bu hayata arkadaşlarını toplamaya devam edecek :)  incinin bu hayattaki görevi bu olmalı.. dini olarak düşünürsek bazılarınızı günaha girmekten kurtarmak, insani açıdan düşünürsek 47li bebeklerin yaşam hakkını elinden almanızı engellemek... 

    bana hep soruluyor, 2li 3lü 4 lü test yapıtırmadınız mı? hamile iken biliyor muydunuz? sizin yerinizde olsam ben de bunları sorarım eminim bundan.. ama bu taraftan bakınca bunlara cevap vermek garip geliyor artık... doktora giden birçok kadın her bir testi yaptırır... hamileliğini ds doğuracağını bilerek geçirenlere saygım dünyalar kadar.. onlar benden daha cesurlar eminim... ben bilmiyordum... bilsem ne yapardım kısmına ise hiç girmiyorum... bilsem çok korkardım... ilk kez anne olacak biri için bunu bilerek doğumu beklemek kabus gibi.. ama doğuran ve bebeği 10 ayını bitirmiş bir anne olarak sadece şunu diyebilirim, böyle güzel gülen bir bebeğe asla kıyılmaz...

    geçenlerde ebebek dergisinin bir sorusu vardı, "anne olunca hayatınızda ne değişti "diye... ben de altına şu cümleyi yazdım ve yorumum beğenilerek dergide yayınlandı...

    "down sendromlu bir kızım olduğunda hayatım alt üst oldu sandım, ama baktım ki altı üstünden daha güzel!"

    

2 Ağustos 2016 Salı

+1 down inci büyüyor...

    inci büyüyor... bugün tam 9 ay 20günlük :) 
    uzun zamandır gelişimi ile ilgili yazmadım sanırım..  sosyal medyadan gelişimi ile ilgili o kadar çok video paylaşıyorum ki, blog yazmış gibi hissediyorum sanırım:)

    inci bizi bu ara sevindiriyor, sevindirirken ağlatıyor, ağlatırken güldürüyor... karışık duygular içindeyiz.. geçen hafta babası izindeydi... o evdeyken öpücük ata ata inci de öpücük atma çalışmalarına başladı ... sonunda bir yetişkin gibi olmasa da ,bi ses çıkarma mevcut çok şükür:)

    iki oyuncağı çarpıştırma uzun zamandır çalıştığımız birşeydi, tam olarak hala tamamlanmadı ama öğrendikleri üzerine çalıştığı doğrudur :)

    şimdi okulda Buket öğretmenimizle de çalışıyoruz... o da Mehmet öğretmenimizin eşi... ailecek inci için çalışıyorlar desem yanlış olmaz... dünyalar tatlısı ikiz kızları var.. ve yürekten inanıyorum ki inci yi 3. çocukları gibi sevip ilgileniyorlar... derste ikisini de görmeden demek istediğimi tam olarak anlatmam mümkün değil..

   bugün aslında gelişim basamaklarından çok sevgiden bahsedeceğim sanırım... inci ye ne kadar iyi geldiklerinden... inci Buket öğretmeninden çok güzel şeyler öğrendi... ama hayır dediğinde ağlamayı da öğrendi... insan çocuğu ağlar diye sevinir mi? biz seviniyoruz... o "hayır" kelimesini anlayıp cevaben ağladığı için seviniyoruz... 

    çok zor da olsa "ver" dediğimizde oyuncağı elimize vermeye çalışıyor.. zor diyorum,çünkü dişlerini kaşımak her zaman daha cazip... işte ağzına götürme "hayır" dendiğinde de ağlaması bundan:) bir de şunu keşfettim, Buket öğretmenine çat diye yaptığı bir şeyi bana yapmıyor :) sanırım anne ve öğretmeni bir arada istemiyor benim çocuğum.. anne annelik yapsın... ama napim çocuğum mesleki deformasyon :) boş zaman geçince vicdanım sızlıyor :)

    biz her yemekten sonra bu repliği söylemeden kalkmıyoruz mama sandalyesinden " inci mamasını bitirmiş, aferin inciye, alkış" diyip alkışlıyordum ben.. o da ellerimi tutup benimle birlikte heyecanlı bir şekilde yapıyordu... sonra öğretmenimiz dedi ki, senin ellerini tutmasına izin verme.. öyle yaptık... ve sonuç.... bugün ilk kez ellerini alkış yapmak için birbirine yaklaştırdığını farkettim.. tabi ki şak şak diye ses çıkaramıyor:) ama ellerine bakıp bakıp ortada birleştirmeye çalışıyor, ellerini açınca ana kucağına, kapatınca da kendine vurduğu oluyor henüz.. ama alkış yolları göründü diyebiliriz:)

    velhasıl...bugün mehmet hocanın da dediği gibi inci için üzülmemiz gerekenler azaldı... sanırım sabrımızın, çabamızın, emeklerimizin karşılığını verecek bu miniş kız... o zaman dans :))) çalışmaya devam :) 

instagram : 1downhikayesi_suureyya

21 Temmuz 2016 Perşembe

+1 down hayat kolaylaştıran hastane!

    Geçenlerde İnci'nin doktor kontrolüne giderken kendim de hafiften faranjit olduğum için, ben de bi kbb ye görüneyim dedim.. velhasıl inci nin doktoru ile karşı karşıya olunca hemen muayene olurum diye düşündüm... benimki mesleki deformasyon, konuştukça tetikliyor. öksürük hala geçmiş değil...

    neyse önce inci ye barkod aldım, sonra kendi kimliğimi uzattım.. bankoda duran görevli kız "sizden ücret alınmıyormuş zaten, buyrun barkodunuzu" dedi.. "bi dk nasıl yani ? " dedim.. "buraya not düşülmüş siz ücret ödemiyorsunuz" dedi.. " nedenini nasıl öğrenebilirim? "dedim. "onu biz bilemeyiz, burada müdür yardımcısının bilgisinde olduğu yazıyor" dedi.. şeytan dedi git kapısına , ağzına ne geliyorsa söyle...

    aylardır doğum yaptığım o lanet hastaneye gidiyorum... evet şikayetçi olmama rağmen.. çünkü incinin telefondan bile ne olduğunu anlayan, bize her gidişimizde doktor kimliği dışında insanca yaklaşan bi doktoru var... sırf o adam orda diye, önünden bile geçmek istemediğim hastanenin koridorlarında 9 aydır dolaşıyorum... üstelik ayda 8 kez gitmişliğimiz de var.. artık ototparkçı amcadan tutun da, doktor asistanlarına, banko görevlisi kızlara kadar herkes inci yi tanıyor... randevu almadan gittiğimizde, hatta inci nin kimliğini unuttuğumuz günde bile o doktor bizi zor durumda bırakmadığı için hala ordayız..


    ama bu nedir yaaa?? neyin kafası bu? benim hayatım kökten etkilenmiş, tabiri caizse hayalini kurduğum değil, aklıma hayalime gelmeyecek bi hayata sürüklenmişim, ayda 8 kez kızımı getirdiğim doktor ücretini mahkemelik olmama rağmen ödeyebiliyorum da, sen benden o kıytırık 60 tl yi almayarak benim hayatımı mı kolaylaştırdığını zannediyorsun? ? kızımdan da benden de alacaksın o muayene parasını! açlıktan ölsem sizden gelecek 60 tl ye dönüp bakmam!

    bu suçluluk psikolojisi değil de nedir biri bana açıklasın? biz bi halt yedik, senin çocuğun durumunu anlamadık, sen şimdi gel burda bedava muayene ol, bu iş de böyle kapansın mı? bunu mu demek istiyorsunuz? ya da mahkemeye verdim diye orda harcadığım her kuruşu geri isterim diye mi korkuyorsunuz da para harcatmıyorsunuz? ben çocuğunu ayda 8 defa oraya getiren, emin olana kadar aynı tahlili haftada 3 kez yaptıran bi anneyim.. sizin 60 tl niz mi bizim hayatımızı kurtardı, kolaylaştırdı şimdi? 

    yok dayanmadım kadının kapısına.. hala oraya evladım için gitmek zorundayım çünkü... ama mahkeme günü geldiğinde buraya yazdıklarımı yüzlerine karşı soracağım! haftada 5 gün eğitime, ayda 8 kereye kadar doktora götürdüğüm kızımın neyini kolaylaştırdınız? şu mahkeme bi sonuçlansın, işte o zaman görüşeceğiz o 60 tl lik davayı da !!!